BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİNE, EMİRLE GELDİ DİRENİŞLE GİTTİ…
İktidarın bütün karalama ve hedef göstermelerine rağmen Boğaziçi Üniversitesinde sürekli devam eden direniş, 158 yıllık Üniversiteye AKP’li Melih Bulu’nun ‘Kayyum Rektör’olarak atanmasını kabul etmemesi, Boğaziçi Üniversitesi akademisyenlerinin her gün rektörlüğe sırtlarını dönerek protesto etmeleri ”Aşağı bakmıyoruz, kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz” pankartı açarak direnmeleri bu direnişlerin Boğaziçi Üniversitesi ile sınırlı kalmayıp oluşan öfke Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli noktalarında ses getirmesine ”Kayyum rektör Bulu’ya geçit vermeyeceğiz” diyerek özerk üniversite için verilen mücadele 14 Temmuz tarihli Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Boğaziçi Üniversitesine 6 ay önce göreve gelen eski AKP milletvekili adayı Prof.Dr. Melih Bulu, Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğü görevinden alındı.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi şu şekilde yayınlandı; ”Boğaziçi Üniversitesi rektörü Prof.Dr. Melih Bulu 2547 sayılı Yüksek öğretim Kanununun ek 1inci maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2. maddesi gereğince görevden alınmıştır.”
Özerk olması gereken Üniversitelerde rektörün seçilmesi belirlenmesini isteyen öğrenci ve akademisyenlerin Boğaziçi Üniversitesinde her türlü baskıya karşı protesto gösterileri yaparak haklı bir kamuoyu baskısı oluşturmuştur. Bu kamuoyu baskısına kurulu düzen ancak 6 ay dayanabildi. Çünkü öğrenci ve akademisyenler kendi üniversitelerinin geleneklerini savunmuşlardı, haklıydılar ve kazandılar. Bundan sonra üniversitenin seçeceği rektörü Cumhurbaşkanının ataması tek doğru yol olacaktır.
Boğaziçi Üniversitesindeki direniş sırasında yaşanan diyaloğu da unutmayalım.Polis ”Akıllı ol oğlum!” Öğrenci ”Abi sen buraya copla giriyorsun, ben 550 puanla girdim, daha nasıl akıllı olayım?” Eylemler 6 ayda biter diyen Melih Bulu, 6.ayın sonunda görevden alındı. Bu olay geçmişte ODTÜ’ye atanan rektör Hasan Tan’ın da gösterilen direniş sonunda tesadüf mü? bilemem o da 6 ay sonra ayrılmak zorunda kalmıştı.
Boğaziçi Dayanışmasının yapılan açıklamasında ”Bir gece yarısı atanan kuklanın, başka bir gece yarısı görevden alınması bir kazanım değil, yalnızca yönetememe krizini ve sarayın acziyetini ifade eder! Taleplerimizi tekrarlıyoruz: Bütün bileşenlerin dahil olduğu rektörlük seçimi yapılana, diğer demokratik taleplerimiz karşılanana kadar mücadeleye daha kararlı bir biçimde devam edeceğiz! Altı ayı aşkın süredir sürdürdüğümüz mücadelemizin yalnızca Melih Bulu’ya karşı olmadığını, tüm kayyumlar gidene kadar mücadeleye devam edeceğimizi vurguluyor ve hepinizi “#Tüm Kayyumlar Gidecek# diyerek sesimizi büyütmeye çağırıyoruz” denildi.
Ocak ayındaki ataması ardından istifa çağrılarına yanıt veren kayyum rektör Melih Bulu ‘Eylemler 6 ayda biter’ demişti. Melih Bulu, 6.ayın sonunda bir gece yarısı kararıyla görevden alındı. Direniş Bulu’nun öngördüğü gibi 6 ayda bitmedi, Bulu 6.ayın sonunda ‘geldiği gibi gitti.’
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri her iş günü saat 12’de sırtlarını rektörlük binasına dönerek atanmış Melih Bulu’yu protesto etti ve Bulu’nun istifasını talep etmişti.Şubat ayında yine Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Boğaziçi Üniversitesi’ne Hukuk Fakültesi ve İletişim Fakültesi kurulacağı duyruldu. Bu durum karşısında Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Cumhurbaşkanına yazdıkları açık mektupla pes etmeyeceklerinin mesajını verdiler. ”… Kendi atadığınız rektörü okulda tutacak gücünüz olmadığı için, yeni kurulacak fakültelerle, şişirme kadrolarla ayakta tutmaya çalışmak da pek yüreklice bir tutum olmasa gerek” ”…Bizi size koşulsuz itaat edenlerle karıştırmayın. Siz padişah değilsiniz, biz de tebaanız değiliz. Ama madem yürek demişsiniz kısaca ona da cevap verelim. Bizim hiçbir dokunulmazlığımız yok! sizse 19 senedir bir dokunulmazlık zırhının altında esip gürlüyorsunuz.”
8 Ocak 2021 tarihli yazımdan alıntıyla konuya nokta koyalım; Gazeteciler kardelen çiçeği gibidir, mutlaka bir çatlaktan gerçeğe ve habere doğru yüzü döner.
Esen kalın…Memleket güzel. Daha da güzel olacaktır.
