19 DERECEDE DONMAK…. 65 YAŞ ÜSTÜ KORKUSUZ MU? YOKSA AŞIRI MI KORKUYOR….SALGININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Pandemi ilan edilen Coronavirüs salgını ile ilgili haberler günlük yaşamımızın çok büyük bir bölümünü işgal etmiş durumda. Hepimizin merak ettiği sorular; ben hasta mıyım, bulunduğum bölgede durum nedir, bugün kaç kişi öldü…..
Bu sorulara onlarca, yüzlerce soru ekleyebiliriz. Hiç birimizin aklına hastalığa yakalanan kaç kişi tedavi oldu sorusu gelmiyor. Nedense basında da bu bilgileri göremiyoruz. Belki de basın bu bilgileri veriyor ama bizler “Algıda Seçicilik” nedeni ile fark etmiyoruz.
Bu konuda öncelikle sakin olmamız gerektiğini düşünüyorum. 19 derecede donan denizcinin hikayesini çoğunuz duymuşsunuzdur. Duymamış olanlar için kısaca hatırlatalım.
“1950’li yıllarda bir İngiliz şilebi Portekiz’den aldığı Madura şaraplarını İskoçya’ya götürür. Demir attığı limanda yükünü boşalttıktan sonra, şilepte çalışan denizcilerden biri unutulan şarap kolisi kaldı mı diye denetlemek üzere soğuk hava deposuna girer. Onun içerde olduğunu fark etmeyen başka bir denizci ise, kapıyı dışarıdan kapatır. Soğuk hava deposunda mahsur kalan denizci, var gücüyle bağırır, çelik duvarları yumruklar, ama kimseye duyuramaz sesini. Çakısıyla içeriden açmaya çalışır kapıyı, mümkün değildir. Boş şilep, yeni yükünü almak üzere Portekiz’e doğru yola çıkar.
Mahsur denizci, depoda açlıktan ölmeyecek kadar yiyecek bulur. Ama deponun dondurucu soğuğuna fazla dayanamayacağının bilincindedir. Kapıyı açamayan çakısıyla, çelik duvarlara kendisini bekleyen ölüm sürecini yazmaya, daha doğrusu kazımaya başlar. Günbegün, adeta bilimsel bir titizlikle soğuğun vücuduna önce uyuşturucu sonra yavaş yavaş öldürücü etkilerini, el ve ayaklarının nasıl duyarsızlaştığını, donan burnunu ve buz gibi havanın dayanılmaz yakıcılığını anlatır.
Şilep Lizbon’a demir attığında, soğuk hava deposunun kapısını açan kaptan, zavallı denizcinin cesediyle karşılaşır. Duvarlara kazıdığı acılı sonunu okur ve.. kendisi de hayretten dona kalır.
Çünkü soğuk hava deposunun derecesi 19’dur. İskoçya’ya götürdükleri Madura şarapları 18 derecede taşınmayı gerektirmiş, şilep yükünü boşalttıktan sonra soğutma sistemi zaten kapatılmış olup, kendi haline bırakılan deponun sıcaklığı bir derece de yükselmiştir.
Yani biçare denizci donarak ölmemiş, donduğunu sandığı (ya da donacağına inandığı) için ölmüştür.
(Kaynak: Bernard Werber, ‘İzafi ve Mutlak Bilgi Ansiklopedisi’)
Bu hikaye beynimin bir köşesinde beklerken salgın ile ilgili önlemler kapsamında sokağa çıkmaları kısıtlanan 65 yaş üstü vatandaşlarımızın bazılarının davranışlarını izledim haberlerde. Algılamakta zorlandığım görüntüler beynimde dolaşırken KORKUSUZ oldukları ve bu hastalıktan ölmeyeceklerine inandıkları için mi böyle davranmış olma ihtimali geldi aklıma. Eğer böyle bir inanç söz konusuysa işe yarar mıydı bu durum.
Uzmanı olmadığım konular olduğu için karmakarışıktı beynim. Tesadüf ya da “Algıda seçicilik” nedeni hangisi bilemiyorum o an izlediğim kanalda uzman bir konuğun söyledikleri dikkatimi çekti.
Prof. Dr. Üstün DÖKMEN (Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Uzmanı) 65 yaş üstü vatandaşlardan yasağa uymayanların psikolojileri ile ilgili düşüncelerini anlatıyordu. Anlatılanlar arasında ilginç bir tanımlama karışık kafama bir ışık oldu.
Şöyle diyordu Üstün Hoca “İnsanlar 2 nedenden dolayı önlemlere karşı durur. Birincisi KORKUSUZ oldukları için önleme gerek duymazlar, ikincisi de çok korktukları için durumu yok sayma mantığı ile önleme gerek duymazlar hatta karşı çıkarlar”
Prof. Dr. Üstün DÖKMEN hocanın bu tanımı ile sokağa çıkma yasağına uymadığı için evine davet edilen büyüğümüzün çevresindekilere bıçak çekmeye varan olayın görüntüleri.
ÜLKEMİZDEN İNSAN MANZARALARI DİYEREK BOŞ VERMEK Mİ? YOKSA BU KONUYU UZUN UZUN DÜŞÜNMEK Mİ? KARAR SİZ DEĞERLİ OKUYUCULARIMIZIN.