ACININ BAL EYLENDİĞİ GÜN
Kerbela’yı bilmeyenimiz yoktur. Yüzyıllar öncesi (MS 680) aç susuz bırakılarak öldürülen Hz. Hüseyin ve beraberinde bulunan 72 kişi (tek kurtulan Zeynel Abidin) için 12 günlük oruç ile tutulan yas (Hicri takvimde Muharrem Ayının ilk 12 günü) 13 ncü günü hazırlanıp paylaşılan “Aşure” ile sonlandırılır.
Alevi Bektaşi geleneğini sürdürenler, Kerbela’da yaşamları pahasına zulme boyun eğmeyenleri her Muharrem Ayı başında başlayan yas-ı matem ve 13 ncü gününde “Aşure” paylaşarak anarlar.
Farklı anlamlar yüklenen aşure ritüeli (kimine göre Zeynel Abidin’in kurtuluşundan duyulan mutluluk, kimine göre de şehit olanların torbalarında kalan son azıklar ile yapılan çorba) tam bir acıyı bal eylemektir. Yezid’in yaptığı zulüm ve çekilen acılar aşure ile (ölüm pahasına direnmek ve her koşulda birlik ve beraberlik içinde dik durabilmek) bal eylenir.
Gökçeada Cemevi de bugün hazırladığı ve Gökçeadalılar ile paylaştığı aşure ile Gökçeada’da ACIYI BAL EYLEDİ.
Saat 16:00 da Cumhuriyet Meydanında paylaşılan aşure etkinliğine katılım çok yoğun oldu. Bektaşi Babası Hayati DAĞLIOĞLU tarafından yapılan dua ile başladı etkinlik.
Gökçeada Cemevi Kültür Derneği Başkanı Hayrettin ALTUNCEVAHİR’nde hazır bulunduğu etkinliğe başta Gökçeada Kaymakamı Dr. Serhat DOĞAN başta olmak üzere Gökçeadalılar yoğun ilgi gösterdi.
Mesaisi ve yoğunluğu nedeniyle etkinliğe katılamayanlar için de önlem alınmıştı. Saat 19:30 da Gökçeada Cemevinde aşure paylaşımı devam etti. Cumhuriyet Meydanına gelemeyenler, bal eylenen acıya destek olmak için 2 kaşıkta olsa aşureyi tadarak “ALLAH KABUL ETSİN” dileğinde bulunmak isteyenler Gökçeada Cemevinde bir araya geldiler.
Paylaşıldı kazan kazan hazırlanan aşureler. Her kaşığında Kerbela’da şehit düşenler yad edildi, zulmün karşısında direnenlerin dileği olan birlik ve beraberlik görüntüleri oluşturuldu. YÜZYILLAR ÖNCESİ YAŞANAN ACI BAL EYLENDİ.
Haberimizin sonunda Şair Hasan Hüseyin KORKMAZGİL tarafından yazılan “ACIYI BAL EYLEDİK” Şiirini siz değerli okuyucularımız ile paylaşarak zulüm karşısında direnenlere selam gönderelim.
bak şu bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde
kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni
damda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
san kendimizi gütmüşüz
hor baktık mı karıncaya
kırdık mı kanadını serçenin
vurduk mu karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insana
sen olmasan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
ilenmek ne dilenmek ne
işsiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak ne
kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni
kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne
ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne
ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu
kör olsan demiyorum
kör olma da
gör beni