B O Ğ A Z İ Ç İ
Konfüçyüs diyor ki ”Doğa eğitimin önüne geçerse, bir dağ adamı yetiştirmiş olursunuz. Eğer eğitim doğanın önüne geçerse katip yetiştirmiş olursunuz. Doğa ve eğitim doğru oranla harmanlanabilirse ancak o zaman üstün özellikleri olan insanlar yetiştirebilirsiniz.”
Yazıya girişteki alıntının sebebi, son günlerde ülkemiz gündemini epeyce meşgul eden ve etmeye de devam edecek gibi görünen Boğaziçi Üniversitesine Cumhurbaşkanınca atanan yeni rektör. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve akademik kadrolarının yoğun protestoları ile karşılandı. Türkiye de halihazırda gerçek üniversite diyebileceğimiz, saygın ve demokratik gelenek geçmişine sahip bir elin parmağını geçemeyecek kadar kalan üniversitelerden bir tanesidir Boğaziçi. Daha önceleri dünyada ilk 200 üniversite içinde yer almasına rağmen, maalesef Türk Üniversitelerinden ilk 500 içinde bile şu anda hiçbir üniversitemiz bulunmamaktadır. Acı ama gerçek olan budur.
Boğaziçi, ODTÜ, İTÜ, Siyasal Bilgiler, İstanbul-Ankara Hukuk gibi Üniversitelere girebilmek için sınavda epey yüksek puanlar almanız gerekecektir. Son Boğaziçi Üniversitesine atanan ”Kayyum Rektör” Protestolarında ki şu diyalog Üniversite gençliğimizin kıvrak zekasını göstermektedir;
Polis ”Akıllı ol oğlum!” Öğrenci ”Ağbi sen buraya copla giriyorsun, ben 550 puanla girdim, daha nasıl akıllı olayım?” Ve Öğrenci Sendikasının açmış olduğu görselde şu yazıyor, ”Boğaziçi’nde en kolay girilen bölüm Rektörlük” Gel de bu gençliğe güvenme, Atatürk bu ülkenin geleceğini gençlere emanet etmekle ne kadar uzak görüşlü olduğunu hepimize gösteriyor. Enseyi karartmayalım.
Bu Amerikalılar birkaç güne kalmaz kongre binası baskının belgeselini çekip Netflix’e koyarlar. Acaba Türklerde Boğaziçi’nin belgesini çekerler mi? bekleyip göreceğiz.
Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atamasını protesto amaçlı eylemler Almanya medyasında da geniş yer buluyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) ve Tageszeitung (TAZ) gazeteleri olayları ”Benim ülkem, benim üniversitem, benim rektörüm” ve ”Anfilerden barikatlara” başlıklı haberde verdiler.
Aslında Almanya bizi kıskanıyor…
Gazeteciler kardelen çiçeği gibidir, mutlaka bir çatlaktan gerçeğe ve habere doğru yüzünü döner.