CANLI YAYIN HABERİNE YANIT VAR
Dün akşam (29.05.2020) saatlerinde yayınladığımız ve Gökçeada Belediye Başkanı Ünal ÇETİN tarafından yapılan canlı yayın haberimize ilgi yoğun oldu. Haberimizi farklı yönlerden değerlendiren okuyucularımızdan aldığımız tepkilere (küfür, hakaret ve tehdit içerenler hariç) saygı duyuyoruz. Haberlerimizde herkesi memnun edemeyeceğimizi biliyoruz. o nedenle haberimize gelen eleştirileri saygı ile karşılarken bir konunun da herkes tarafından bilinmesinde yarar görüyoruz.
Haberimiz Gökçeada Belediye Başkanı Ünal ÇETİN tarafından yapılan ve başlangıçta yaklaşık 1 saat sürmesi beklenen sosyal medyada gerçekleşen canlı yayını haberleştirerek Gökçeadalıları bilgilendirmek amacıyla yapılan bir haberdir.
Yayının ilk bölümünün sonlarına doğru ortaya çıkan ve yayının 1 saat daha uzamasına yol açan gelişmeler nedeniyle canlı yayının tamamını kayıt altına alamadık. Ünal Başkan ile iletişime geçerek yayının kaydının olup olmadığını sorarak haber yapmak isteğimizi bildirdik. Yayın kaydının kendilerinde de olmadığı bilgisini alınca haberimizde sadece hazırlığını yaptığımız ve kayıt altına aldığımız 53 dakikalık bölümü paylaşarak sizleri bilgilendirdik.
Canlı yayını izleyenlerin de bildiği gibi ikinci bölüm son anda gelişti ve biz teknik olanaksızlıklarımızın yetersizliği nedeniyle kayıt altına alamadık. Dolayısıyla da yayımlayamadık. Bu bizim kasti olmayan eksikliğimizdi.
Bu konuda farklı yorumlar ile olaya yaklaşan okuyucularımızın bizim kısıtlı olanaklarımız ile bu işi yaptığımızı bilmelerini ve eleştirilerini bu gerçek üzerinden yapmalarını temenni ederiz.
Biz haberimizi yaptıktan sonra ikinci bölümün kasıtlı yayımlanmadığını düşünen Eski Bademli Köylüleri ve Gökçeada Gönüllüleri Derneğini temsilen köy sakini Yusuf URFALI konu ile ilgili açıklama yapmak isteğini tarafımıza iletti.
Köy sakini Yusuf URFALI ve aynı köyde yaşayan gazetemiz köşe yazarı Hasan Hüseyin KARA ile bir görüşme gerçekleştirdik.
Görüşmede köy sakini Yusuf URFALI; teknik nedenlerle de olsa, Gökçeada Belediye Başkanlığının instagram canlı yayınının tamamının değilde bir kısmının internet gazetemizde yayınlanmasının bir eksiklik olduğu uyarısı yanında, söz konusu canlı yayın sonrası, Sayın Alev Karayel’in kınama yazısının tamamının arkasında olduklarını (canlı yayın esnasında töhmet altında bırakılan, hukuksuzca-haksızca kamuoyuna hedef gösterilen tüm şahıslar, sivil toplum kuruluşları-temsilcileri ve tüzel kişilikler adına her türlü hukuki müdahale haklarının saklı kalması kaydıyla) beyan ederek Alev hanımın konu ile ilgili yazısını paylaşmamızı rica etmiştir.
Gökçeada’nın Sesi olarak haberimizde ismi geçen herkesin yanıt hakkı olduğunu düşünüyor ve ismi geçenlerin bu hakkı kullanmak istemesi halinde sayfalarımızın kendilerine açık olduğunu belirterek Alev Hanımın yazısını siz değerli okuyucularımız ile paylaşıyoruz.
“Dün akşam instagramdaki canlı yayında Ünal Çetin beyin konuşma üslubunu kınıyorum !
Esas konumuz olan: Kaleköy’de gerekli izinlerin alınmadan ve kıyı kanunu çiğneyerek yapıldığını düşündüğüm Gökçeada Belediyesinin yaptığı binalar ile ilgili sorularıma açıklama yapmak yerine sürekli bağırarak kişiliğime ve konumuma yaptığı saldırıların, haklı açıklamalara sahip olmadığı için konudan uzaklaşılması amacı taşıdığını düşünüyorum.
12 adet soruya sadece dolgu planı var, buranın kullanım hakkı belediyede diye cevap vermesi yerine alması gerekli olan izin belgeleri ile burası için yapılmış olması gereken plan ve projeleri sunmasını beklerdim. Ben canlı yayının amacının bu olacağını düşünerek katıldım. Kişiliğime, mesleğime ve bilgi birikimime yaptığı saldırı şeklindeki sözlerini ve dedikodu nitelikli dayanaksız duyumlarla konuşmasını belediye başkanlığı makamına hiç yakıştıramadım. Özellikle ‘’İktidarı da arkanıza alıp Gökçeada halkını ezmeye çalışıyorsunuz ‘’cümlesini anlamlandırmakta zorluk çektim .Neden böyle bir amacım olsun bana faydası nedir? Gökçeada ilçesinin resmi mülki amirinden bilgi almak ve şüphelerimizi dile getiren yazıyı göndermek ise kastettiği, bu bir vatandaşın en temel hakkıdır diye düşünüyorum.
Şu anda yapılmakta olan binalarla ilgili benim ve arkadaşlarımızın akıllarında oluşan soru işaretlerini Cimer kanalı ile ilgili kurum ve bakanlıklara bilgi almak amacıyla gönderdim. Sonucunda hukuk gerekeni yapacaktır.
Ayrıca otuz iki senedir Rum arkadaş ve komşularımla sorunsuz ve içten arkadaşlık ilişkilerime de laf söylemesi beni din, dil, ırk ayrımcısı olarak göstermeye çalışması da gerçekten kabul edilemez ve çok çaresiz açıklamalardı. Adadaki ikametgahımın bulunduğu köyde içkili işletmelere çeşitli problemler yüzünden karşıyım. Üzerinde gereğinden fazla durulan tuvalet konusuna gelirsek yeme-içme işletmelerinin kendine ait tuvaletleri olmadan ruhsat verilmesi kanuna aykırıdır. Aynı zamanda gerekli şartları yerine getirmeyen işletmelerin sadece duygusal nedenlere dayanarak açık tutulması aynen yıkım kararı olan bir işletmenin çalıştırılmasına izin vermek kadar yanlıştır .
İstanbul’daki ve Gökçeada’daki ikametgahlarımdan düşmanlık ,kıskançlık , özenti dolu ve dayanaksız suçlamalarla bahsedilmesinin de hiç gereği olmadığını ve yine amacın asıl konudan uzaklaşılmasının sağlanması çabası olduğunu görmemek imkansızdır.
‘’Makamımı size terk edeyim isterseniz’’ cümlesi ile belediye başkanlığını elinden almak için çaba sarf ettiğimi düşündüğünü belirtmesinin ise psikolojik güvensizlik düzeyinde bir durum olduğu kanaatindeyim. Benim hiç bir parti ile ve siyasetle ne Gökçeada’da ne de başka bir yerde bir ilişkim yoktur. Gökçeadayı sevip yazları gelmek konusunu da bir suçmuş gibi göstermeye çalışmak ise komik bir suçlamadır .Bir kişinin ne zaman nerede olacağı sadece kendisini ilgilendirir. Adadaki evleri çok ucuza almışım, oturduğum köydeki evleri kimin alacağına ben karar veriyormuşum dedikoduları da hiç yakışık almadı doğrusu.
Sonuç olarak Gökçeada’nın doğal ve tarihi güzelliklerinin, değerlerinin bir kaç kişinin faydalanması için harcanmasına göz yummamak, daha uzun yıllar boyunca yaşamalarını sağlamak her Gökçeadalının ve Adayı seven kişinin görevidir diye düşünmekteyim.
Gökçeada’dan maddi bir çıkar elde etmek gibi bir amacım hiç olmadı. Yanı sıra buna ihtiyacım olmaması da kader ve kendi çabalarımla ilgilidir ve bir suç teşkil etmez. Hatta Adadan maddi beklentim olmaması, akraba, hemşehri ilişkilerim olmaması olaylara ve haksızlıklara daha objektif bakabilmemi ve ileriyi daha rahat görebilmemi sağlamaktadır. Günü kurtarmak için yapılan işlerin ilerideki zararlarının dünyadaki örneklerine de rastladığım için buradaki sonuçlarını da tahmin edebiliyorum .
Kaleköy sahilindeki iki binanın belediye tarafından oldu bitti şeklinde yapılmaya çalışılması da bu yüzden beni rahatsız etmekte ve üzmektedir. Buraya yapılacak bina ne olursa olsun görsel ve fiziksel olarak bölgeye katkıda bulunmayacaktır benim görüşüme göre. Zaten kanunlara göre de yapılmaması gerekmektedir.
Yukarıda bahsettiğim nedenlerle daha fazla kabalık, dayanaksız dedikodular ve kişisel konular ile kendimi ve yapılanların vahametine hakim olan arkadaşlarımı üzmemek adına bu yazıyı hazırladım. Yazılı metinler, belgeler ve formal resmi konuşmalar dışında bu binalarla ilgili yapılacak olan Ünal Çetin beyin katıldığı canlı yayın, panel, toplantılara katılmayacağımı bildiririm.
İnstagram canlı yayını sırasında hakaret, küfür içeren yorumlar yapan düzeysizler dışında Gökçeadalılar dan özellikle bu adayı korumak kollamak isteyen arkadaşlarımdan, üzülmelerine ve bu tip konuşmalara tanık olmak zorunda kalmalarına neden olduğum için özür dilemek isterim.
Bundan sonra da yapılan ve yapılması planlanan Gökçeada’ya zarar verecek her türlü teşebbüsün karşında adadaki haksızlıkları bildiği halde sessiz kalanlardan olmayıp; farkındalık yaratmak, gereklerini yapmak açısından korku veya bezginlik yaşamadan elimden gelen her şeyi yapacağımı bildirmek isterim. Saygı ve sevgilerimle. Safiye Alev Karayel“
DÜŞÜNCELERİNİ BAZILARININ YAPTIĞI GİBİ KÜFÜR, HAKARET VE TEHDİT İLE DEĞİL MEDENİ BİR ŞEKİLDE İLETME NEZAKETİNİ GÖSTEREN HERKESE TEŞEKKÜR.