”HAPI YUTMAYA” MAHKUM MUYUZ !…
Salgın koşullarında insanların can derdinde oldukları herkesin malumudur. Aşı takviminde ülkemizde aksamalar olmaktadır. Sağlık Bakanı söz verilen aşıların teslim edilmediğini basına açıklıyor.Bu nasıl bir uluslararası anlaşma, sözleşme biçimidir ki ya da basiretsizliği diyelim. Aşı takviminde gecikmeler oluyor. Randevusu gelen hastaların aşıları erteleniyor. Ve Türkiye salgında en kötü durumdaki ülkelerden biri haline getirilmiş durumda. Sağlık Bakanı her geçen gün güvenirliğini vatandaş nezdinde kaybetmektedir.
Türkiye de 15 yaş üzeri vatandaşların %36’sı obez öncesi, yüzde %29’u obez olarak tanımlanıyor. Türkiye de şeker hastalığı görülme sıklığı %13,5 bu oran Avrupa Birliğinde %6,1, OECD ülkelerinde %6,6 ve dünyada %8,3 dür. Görüyoruz ki Türkiye de ki oran ortalamaların çok üzerinde. Sağlık işlerine bir başka yönden baktığımızda ise gördüklerimiz daha da ürperticidir. Konu: ilaç tüketimi. Ülkemizde 2002 yılında kişi başı yıllık ilaç tüketimi 10 kutu iken 2019’da 30 kutu olarak istatistiklere girmiş durumda.Özellikle kronik hastalıklarda kullanılan ilaçlara baktığımızda ise durum hiç de iç açıcı değil. Örneğin;2009’dan 2019’a kişi başı günlük ilaç tüketimi hipertansiyon ilaçlarında %52, şeker hastalığı ilaçlarında%93 , depresyon ilaçlarında %52, KOAH hastalığında kullanılan ilaçlarda ise %144 artış olduğu görülmektedir. İlaç tüketimindeki bu artışların sağlık belirtisi olmadığını sağlık çalışanları söylemektedir.
Kapitalist sistemin çok ilaç tüketimini özendirdiğinin altını çizelim ve yazımızın başlığında sorduğumuz soruyu tekrar yazalım ”HAPI YUTMAYA” MAHKUM MUYUZ !… Ama biliyoruz ki piyasacı sağlık anlayışının temel özelliği zaten budur. Hastalıklar dan korunmayı, sağlıklı kalmayı değil, hastalıkları tedavi edip para kazanmayı önceleyen bir sistem dünya üzerinde kuruldu. Şimdi her işin başı sağlık deyip geçelim mi? Yoksa, sağlıklı kalmanın koşullarını ele alıp gereğini yapmak için mücadele mi? edelim. Aksi taktirde sağlık hizmeti tüketip ”hapı yutmaya” mahkum olacağımız kaçınılmaz bir gerçektir.
Esen kalın…Memleket güzel.