MUHARREM MATEMİ BAŞLADI
Tanrı sevgisi ve inandığı değerler uğruna yaşamını ve en sevdiği kişilerin yaşamlarını verebilme erdeminin onurlu ismi, Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beyt’i için tutulan “Muharrem Matemi”nin ilk günündeyiz. (20.08.2020)
Bu günler Kerbela’da dökülen o kanın ve kanı dökülen o güzel insanların acılarını yüreklerimizde yaşattığımız günlerdir.
Bu kutsal ay Allah’ın sevgisini kazanmak, toplumsal birliği, kardeşlik ve barış duygularını pekiştirmek, zulme ve haksızlığa karşı çıkmak, mazlumdan yana olmak ve gönüllerin insan olma onuru ile yıkanma ayıdır.
Ancak gönüllerin kırılmaması gereken bu zamanlarda da , Hacı Bektaş Veli Efendimizin “İncinsen de incitme” anlayışını sahiplenmiş yurttaşlarımıza yönelik ayrımcılık maalesef sürmektedir.
Yok sayılan, talepleri görmemezlikten gelinen Alevi/Bektaşi yurttaşların tek bir istekleri vardır. Ötekileştirilmemek, ibadetlerini rahatça yapabilmek ve bu ülkenin yapı taşı olan anayasamızın 10. maddesi gereği eşit yurttaş olarak yaşamlarını idame ettirmek.
Kerbela olayı ile İslam alemine sokulan ikilik ve bundan doğan mezhep çatışmaları, insanlık düşmanı Emevi krallarının sahneye koydukları en kanlı ve aşağılık bir oyundur.
Muaviye ve oğlu Yezit; el ele vererek milyonlarca insanın arasına bölücülük ve düşmanlık sokmak suretiyle yalnız kendi kişisel çıkarlarını elde etmeye çalışan, insanlığın daima lanetle anacakları zorbalardır.
Bu Emevi soyunun Ehl-i Beyt evlatlarına yaptıkları büyük fenalık dünya durdukça hiç unutulmayacaktır.
Halbuki Kuran-ı Kerim Ehl-i Beyt’i kutsal olarak tanımlıyor. Ehl-i Beyt adına bir çok ayet vardır.
Hz. Muhammed Efendimiz “Gadir Hum” hutbesinde “sizlere iki emanet bırakıyorum. Biri Kuran-ı Kerim, biri de Ehl-i Beyt’imdir” demiş ve Ehl-i Beyt’im derken Hz. Ali’nin elini tutarak herkese göstermiştir.
Şura suresi 23. ayet; Ey Muhammed sen ve sana inananlara de ki, ben size getirdiğim bu hak dine karşı hiç bir şey istemiyorum. Yalnız ve yalnız Ehl-i Beyt’ine hürmet ve bağlılığınızı istiyorum.
Fatiha suresi 7. ayet; “Kendisine nimet verilen ” “karanlık ve şaşkınlığa saplanmamışların” tanımlamalarında kast edilen kendine nimet verilen ve karanlığa ve şaşkınlığa saplanmamışlar kimdir. Hak, Muhammed, Ali yoluna sahip çıkan Ehl-i Beyt olduğu belli ve açıktır.
Peki “Gazaba uğramışlar, yanlışa sapanlar” kimlerdir. işte bunlarda Ehl-i Beyt soyuna kast edenlerdir ki; bunlara lanet okumak Kuran-ı Kerim’in gereğidir.
Bilindiği üzere Alevi/Bektaşi inancının yüz yıllardır yaşattığı kutsal kurumları ve uygulamaları vardır. Bu kutsal ibadetlerden biri de bu yıl 20 Ağustos- 01 Eylül 2020 tarihleri arasında tutulacak “Muharrem yası, matemi”dir. 17-19 Ağustos tarihlerinde tutulan 3 gün “Masumu Pak” orucu vardır. Bu oruç farzı kifayedir. (Bir Müslümanın bu orucu tutması diğer Müslümanların üzerinden yükün kalkması anlamına gelir)
1- Kerbela’da şehit edilen Hz. Muhammed’in ciğer paresi İmam Hüseyin ve diğer Kerbela şehitlerinin matemi için, 2- Kerbela olayından sağ kurtulan imam Zeynel Abidin’den Ehl-i Beyt soyunun devamına şükretmek için, 3- Bütün peygamberlerin de Muharrem Ayını kutsal kabul etmelerine hürmeten 12 gün muharrem Matemi tutulur.
Muharrem Ayı içinde Ehl-i Beyt için ağıtlar, Mersiyeler söylenir. Yüzyıllardır yerleşmiş gelenek ve ananelere göre; Muharrem yası ve Matemi sırasında hayvan kesilmez, mümkün olduğu kadar su içilmez, susuzluk etsiz sebze ve kuru bakliyat yemekler ile giderilmeye çalışılır, eğlence yapılmaz.
Matem sonunda kurbanlar kesilir, aşureler pişirilir ve başta komşular olmak üzere herkese dağıtılır.
Hz. Hüseyin Kerbela’da karşımıza; insanların kul hakkına el uzatamayacakları ve bunu da düzenleyen bir düzenin bulunduğu bir ülkede yaşamak, insan yönetim birimlerinin nihai hedefini oluşturan bir değerler sisteminin kurbanı olarak sembolleşerek çıkmıştır.
Kerbela olayında dinin, kişisel hırs ve amaçlar doğrultusunda nasıl bir araç olarak kullanılabildiği bütün açıklığı ile gözler önüne serilmiştir.
İmam Hüseyin bize mazlumluğu ile zulme karşı durmayı, onurumuzu korumayı ve şerefle ölümüyle de şeref ile yaşamanın bir hak ve görev olduğunu göstermiştir.
Alevi/Bektaşi kültürü insanlık var olduğu süre devam edecektir. Türkiye Cumhuriyetinin eşit haklara sahip olduğuna inandığımız yurttaşları olarak, ülkemizde kalbi Allah sevgisi ile dolu olan tüm inanç sahiplerine saygı duyuyoruz.