MUHARREM SOHBETLERİ-3
Yas ya da diğer ifadeyle matem kavramının temelini derin üzüntü oluşturmaktadır. Üzüntünün dışa vurumu da çoğu kez gözyaşı şeklinde olmaktadır.
Maide Suresi 83. Ayette; “… Onlar farkına vardıkları gerçekten dolayı gözlerinin yaşla dolup taştığını görürsün…”
Yusuf Suresi 84. Ayette; “Ve yüzünü onlardan öteye döndürdü ve şöyle inledi. Ey Yusuf’a duyduğum üzüntü neredesin. Gel senin zamanındır. Kederden gözlerine ak düşüp görmez oldu. Durmadan yutkunuyordu.
Görüleceği üzere yas tutmak ve gözyaşı dökmek Kur’ani bir davranıştır. Peygamberlerin de bu davranışı sergiledikleri apaçık ortadadır. Alevilerin, Kerbela şehidi Hz. Hüseyin ve yanındakiler için yas tutup ağıtlar yakarak gözyaşı dökmeleri de Kur’ani bir uygulamadır.
Zira Hz. Hüseyin peygamberimizin “Gözümün Nuru” dediği ve Hz. Hasan ile birlikte çok sevdiği torunudur. Dolayısıyla yas tutmak ve gözyaşı dökmek peygamber efendimizin bir sünneti olarak inanç hayatımızda önemli bir yer tutmaktadır.
ALEVİLER/BEKTAŞİLER NEDEN MUHARREM ORUCU TUTAR
Muharrem Orucu biz Aleviler için Adem Peygamberden başlayarak bütün peygamberlerin yerine getirdikleri bir ibadettir. Bunun yanı sıra başta Hz. Hüseyin olmak üzere On İki İmamların şahadetlerinden dolayı aynı zamanda bir yastır. Bundan dolayıdır ki Muharrem Orucunun diğer bir adı da Yass-ı Matemdir.
Aleviler olarak bizler Muharrem Orucu ile Hz. Adem’den günümüze gelen bir ibadeti yerine getirirken aynı zamanda Hz. Hüseyin’in şahsında Ehl-i Beyt’e, Ehl-i Beyt’te temsilini bulan insanlık değerlerine bağlılığımızı yineliyoruz. Yezid’e ve Yezid’de sembolleşen bütün kötülüklere LANET diyoruz. Muharrem Orucu bütün bu özellikleriyle biz aleviler için önemli bir ibadettir.
EHL-İ BEYT ALEVİLER/BEKTAŞİLER İÇİN NEDEN ÖNEMLİDİR?
Ehl-i Beyt; Hz. Muhammed, Hz. Ali, Hz. Fatma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den oluşan bir bütündür. Ehl-i Beyt arınmıştır, nurdur.
Ehl-i Beyt, Adem Peygamber ile başlayan Hak inancının insanlıkla buluşmasının ve hakikatın tüm kalplerde yer edinmesinin zirve noktasıdır.
Ehl-i Beyt, Nuh’un gemisi gibidir. Kim bu gemiye binerse kurtuluşa ve esenliğe kavuşur.
Ehl-i Beyt, hakkın ve hakikatın bilinmesi, insanın kendini bilmesidir. İnsanın öz varlığıyla buluşmasıdır.
Ehl-i Beyt, hakkaniyetin ve adaletin yer yüzünde esas olması, kardeşlik ve barışın mutlak anlamda tesis edilmesinin önderliğidir. Ehl-i beyt’in gerçekliğine inanmak, inanç esasıdır.
Ehl-i Beyt, kutsal soyun sınanmış ve arınmış olarak ve her türlü kirden temizlenmiş olarak insanlığa daimi örnekliğidir.
ALEVİLER/BEKTAŞİLER NEDEN YEZİD’E LANET OKUR
Yezid biz Aleviler için tarihte yaşamış bir kişiden ziyade kötülüğün, kan dökücülüğün, haksızlığın, sömürünün ve zulmün sembolüdür.
Yezid’e lanet demekle sadece İmam Hüseyin’i katleden Yezid’e lanet etmiyoruz. Onun şahsında tüm haksızlık yapanlara ve zalimlere lanet ediyoruz. Yeryüzünde haksızlık ve adaletsizlik olduğu sürece Yezid’e lanet etmeye devam edeceğiz.
IŞIĞI YÜREĞİNDE YAKANLAR İÇİN KARANLIK HİÇ OLMAMIŞTIR.
Bir sonraki sohbetimizde görüşmek üzere SAĞLIKLI ve MUTLU kalın DOSTLAR..