GüncelYazarlar

NEDEN BU AKŞAM EVİNİZE ERKEN GİTMİYORSUNUZ?

 Seçim maratonu bitti, vatandaş yorgun. Şimdi seçim öncesi çok konuşulan ülkemizin ekonomik durumunu sıcağı sıcağına takiple, çaresizce izliyor. Ve beklenen döviz kurlarında ki yükselişin kendilerine çeşitli zamlar ve vergiler olarak şimşek hızında döneceğini farkında. İşçi, memur ve emekliler bu durumdan en çok etkilenecek sabit gelirli kesimlerdir. Biliyoruz ki sıkı bir kemer sıkma dönemine girmiş bulunuyoruz. Ne var ki vatandaşın kemeri son deliğine dayanmış durumda. Yöneticilerimiz de işin farkında mı?  

            Bu kısa girişten sonra benim asıl yazmak istediğim yıllar önce okuduğum bir yazıyı alıntılayarak siz okuyucularımla paylaşmak istedim. Belki kıssadan hisse çıkararak gelecekte bizleri bekleyen ”Çekirdek Aile” sorunlarına ışık tutmuş olurum diyorum. Beğeneceğinizi umuyorum. Şimdi arkamıza yaslanarak alıntı yazıyı okuyalım, belki tekrar tekrar okumanız gerekecek.

            ”Bir gün karınız sizi karşınıza alıp ne olacak bu ailemizin hali diyor. Siz ne olacak bu memleketin hali? Sorusunu tartışmak istiyorsunuz. Çünkü memleketin bu hale gelmesinde sorumluluğunuz belki seksen altı milyonda bir. Ama ailenin bu hale gelmesinde sorumluluğunuz en az yüzde 50. Ve belki de yüzde 100’e yakın. Her akşam eve geldiğinizde, eğer günün o saatine akşam demeğe diliniz varıyorsa, çocuklar uyumuş oluyor. Çünkü ertesi gün okula gidecekler; okul servisi sabahı yedisinde kapıya dayanıyor. Akşam yemeğinizin altı biraz yanmadan ısınmıyor. Bu akşam da öyle olmuş. Salata beklemekten iyice yumuşamış. Karınız da beklemiş, beklemiş dayanamamış yemeğini yemiş. Salata yumuşarken karınız sertleşmiş, ne olacak bu ailemizin hali? Diyor kapı da.

            Karınız çocuğun matematik ödevine yardı etmiş; ama rahat değil. Çünkü çözümüne yardım ettiği sorunun cevabı kitabın arkasındaki cevapla çakışmıyormuş. Eşiniz sen olsaydın kitabın cevabının yanlış olduğunu bile bulurdun diye söyleniyor. Siz yemeğinizi yerken eşiniz içini boşaltıyor. Adeta bütün gün bu anı düşünüp beklemiş. Siz de bu hafta sonu da çalışacağınızı nasıl bir punduna getirip söyleyeceğinizi düşünüyorsunuz. Çünkü siz çok çalışan, çılgın bir yöneticisiniz. Gününüzün sadece uykuya ayrılan kısmı evinizde geçiyor. Hızınızı alamıyorsunuz, hafta sonları da çalışıyorsunuz. Okul aile birliğinin son toplantısına da karınız gitmiş. İnsanlar beni dul sanacak diyor. Ama sizin savunmanız hazır: Ben sizler için çalışıyorum. Çalışıyorsunuz, fakat kendileri için çalıştığınız aile fertleri, özellikle de çocuklarınız keşke babamız bizim için çalışacağına, bizimle yaşasaydı diyorlar. Çünkü sizin özel hayatınız kalmamış. Yaşamak eşittir iş denklemine takılıp kalmışsınız. Karınız isyan etmiş, yine soruyor: Ne olacak bu ailemizin hali?

            Yukarıdaki senaryo sanırım bugünün dünyasındaki birçok kişiye uyuyor. Bir profesyonel olabilirsiniz, bir iş adamı olabilirsiniz. Böyle bir sorunu yaşıyor veya yaşayacak olabilirsiniz. Peki sorun ne? Sorun, işinizin özel hayatınızı ortadan kaldırmış olması. İşin tuhafı, işe bu denli zaman ayırmanıza rağmen, işe de yetişemiyorsunuz. Sorun belki de günün 24 saat ve haftanın 7 gün olmasında. Bu durumda çözüm nerede?

            İlk yapacağınız şey, hemen bir doktora gidip genel bir kontrolden geçmeniz”

            Esen kalın…Memleket güzel…”Bu Memleket bizim” 

Total Page Visits: 650 - Today Page Visits: 1

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir