PANDEMİ GEÇMİŞİNİN KISA BİR TARİHİ
İnsanlık tarihini incelediğimizde, görüyoruz ki dünyamızda yaşanan Kara Veba, Çiçek salgını, İspanyol gribi, Sars, Domuz gribi, Ebola salgını ve AIDS’in insanlığı kırıp geçirdiğini görmekteyiz.
Bilim ve Tıp’ın henüz gelişmediği eski dönemlerde milyonlarla ifade edilen ölümlere yol açan salgınlar bir gerçek. Eskiden bu felaketlerin nereden geldiğini anlayamayan insanlık, Tanrıların kızdırıldığını sanıp dualarını esirgememişler. Ellerinden gelen pek bir şeyde yokmuş. Tüm dinler kaderimiz bu deyip, ölen ölmüş kalan sağlarla hayat sürüp gitmiş.
Bilim insanlarının yeni buluşlara imza atması, Tıp’daki önemli gelişmeler insanlığı tehdit eden salgınlara fren yaptırmıştır. Bilim Çiçek virüsünü ise yeryüzünden kökten silmiştir.İnanıyoruz ki Coronavirüs salgını karşısında da bilim ve Tıp gerekli önlemleri en kısa sürede bulacaktır. İnsanlık tarihi bunun örnekleri ile doludur. Gelelim dünyamızda yaşanan salgınların tarihine kısaca bir göz atarak, bilimsel gelişmelerin hayatımızda yarattığı farkındalıkları yakalayalım.
Yuval Noah Hararı’nin 2016 yılında yazdığı HOMO DEUS kitabından da yararlanarak yazalım; 2010’da tüm dünyada obezite ve obeziteye bağlı hastalıklar toplamda 3 milyon insanın ölümüne neden olurken, sıradan bir ABD vatandaşı yada Avrupalı için Coca_Cola, El-Kaide’den çok daha ciddi bir tehdittir.
Kara Veba olarak da bilinen meşhur salgın 1330’larda Asya, Avrupa ve Kuzey Afrika’ya yayılıp 20 yıldan kısa sürede Atlantik Okyanusunun kıyılarına dek ulaştı. 75 ile 200 milyon arasında insanı öldürmüştür. Kara Veba tarihteki tek yada en kötü bulaşıcı hastalık değildir.
5 Mart 1520’de küçük bir İspanyol filosu Küba’dan Meksika’ya doğru yola çıktı. Yanlarında götürdükleri birkaç Afrikalı köle de var olan Çiçek virüsü yeni kıtada biyolojik bir bomba etkisi gösterecekti. Öyle ki 1520’de 22 milyon nüfusu olan Meksika Aralık ayına gelindiğinde 14 milyonu ancak yaşıyordu.
Salgınlar 20. yüzyılda da milyonlarca insanın canını almaya devam etti. Ocak 1918’de”İspanyol gribi” salgını bir yılda 50 ila 100 milyona yakın insanın canına mal oldu. Oysa 1914-1918 tarihleri arasındaki 1. Dünya Savaşında 40 milyon insan ölmüştü.
2002-2003’de SARS, 2005’de KUŞ GRİBİ, 2009-2010’da DOMUZ GRİBİ ve 2014’de EBOLA salgınlarında alınan etkin önlemler sayesinde, görece çok daha az kurban vererek bunlarıda atlatma başarılmıştır. SARS virüsü tüm dünyada bin kişiden az, EBOLA salgını ise 11 bin insanın yaşamına mal olmuştur. Ölen insan sayısı İSPANYOL gribi yada Meksika’dakiÇİÇEK salgınıyla karşılaştırılamayacak kadar azdı.
1980’lerin başında patlak veren ve 30 milyondan fazla insanı öldüren AIDS’in yol açtığı korkunç sonuçlar, takip eden on yıl içinde yeni ilaçlar sayesinde kronik bir hastalık haline geldi. Sonuçta AIDS ve EBOLA gibi hastalıklarla mücadelede ibre insanlığın lehine dönmüştür.2012’de tüm dünya da ölen 56 milyon insandan yalnızca 620 bini şiddet yüzünden hayatını kaybetti. Bunun yanında 800 bin kişi intihar ederken, 1,5 milyonu da şeker hastalığından yaşamını yitirdi. Görünen o ki ŞEKER, BARUTTAN DAHA TEHLİKELİ.
Günümüzdeki Coronavirüs salgını karşısında da bilim ve Tıp’ın başarılı olacağının bilinci ile tüm dünya sağlık çalışanlarını ayakta alkışlamak ve karantina koşullarına tam uyum sağlamak tek yol, başka çaremiz yok. Gerisini bilim adamları çözecektir. Tarih bize bunu söylüyor.