GüncelYazarlar

YEREL SEÇİMLER İÇİN ANALİZ

Mayıs 2023 seçimleri muhalefet partileri için beklenenden farklı sonuçları önümüze koymuş oldu. Şimdi ders çıkarma ve strateji belirleme zamanı. Ama önümüzde 7 ay gibi kısa bir zaman olduğunu da gözden kaçırmayalım. Mayıs seçim sonuçlarının CHP üyelerine ve her kademedeki yöneticilerine verdiği mesajları da iyi irdelemek gerektiği kanısındayım.

            Mayıs seçimlerinin dikkat edilmesi gereken sonuçlarından biri kentsel alanlar ve kırsal alanlardaki alınan neticelerdir. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye seçmeninin %20’sinin yaşadığı kırsal alandaki seçim bölgelerinde %65 seviyesinde oy alabilmişken, Türkiye seçmeninin %80’nin yaşadığı kentsel alanlarda ki seçim bölgelerinde %49 seviyesinde oy alabilmiştir.

            CHP ve muhalefet partileri için göz ardı edemeyeceğimiz seçmen potansiyeli bu ayırımda yatmaktadır. Bu potansiyel bize şunu göstermektedir. Türkiye’nin 10 büyük şehrinde ve 2019 yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın kazandığı 20 ilçede CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu seçimi önde tamamlamıştır. Ayrıca Balıkesir, Ağrı, Denizli, Bitlis, Muş ve Şırnak gibi illerde muhalefet Cumhurbaşkanlığı seçimini önde bitirmiş olup, ayrıca 2019 seçimlerinde Cumhur İttifakından, alınan 5 büyükşehir de yine Cumhurbaşkanlığı seçimlerini önde bitirmiştir.

            Anlıyoruz ki muhalefet için şehirli seçmen başka bir Türkiye potansiyelini bizlere göstermektedir.

            Eğitim, sosyal yaşam ve demokrasi açısından beklentiler bu seçmen tarafından kabul görmüş olup, özetle şehirli seçmen ayrı bir Türkiye potansiyelini olarak önümüzde durmaktadır. Yani kentlerdeki bu potansiyeli iyi anlayıp aday ve yapılması gereken ittifak stratejileri ona göre yapılmalıdır. Ayrıca dikkat edilmesi gereken diğer bir husus da muhalefetin ve de CHP’nin kırsaldaki başarısızlığını yeni bir örgütlenme modeli ile ancak aşabileceğinin farkında ve bilincinde olalım, gereğini yerine getirelim. Tabii ki bu hemen yarın çözülebilecek bir konu değildir. Üzerinde özenle durulması gereken tahlillerin yapılarak çıkacak sonuçlar itibarıyla yapısal dönüşümlerin gerçekleştirilmesi elzemdir.

            Mayıs seçimlerinin kaybedilmesi tüm muhalefet seçmeni üzerinde moral çöküntüsü yarattığını yaşayarak hep birlikte gördük. Bu moral çöküntüsünde seçim sonrası siyasetçilerin verdikleri mesajlar ve özellikle CHP içerisinde başlayan tartışma ve tarafların yaptığı açıklamalar biz seçmenlerde siyasetçilerin koltuk kavgası olduğu izlenimini yaratmıştır. Doğal olarak seçmende büyüyen bir öfkeyi de ortaya çıkarmıştır.

            Siyasete yeni isimlerin katılmasının önemini kavrayarak, sadece vitrin değişikliği ile yetinmeyerek aynı zamanda bir anlayış değişikliği sağlanmalıdır. Demokrasiyi sandığa indirgeyen yaklaşımın ötesine geçip, demokratik pratiklerin artık ”SOL” bir pencereden bakılarak, iktidarın devlet kaynaklarını sınırsız kullandığı bir ortamda siyaset üreten yepyeni yapıları kurmaktır bize düşen. Geleceğin yöneticilerinin sisteme gecikmeksizin bugünden dahil edilmesi ve tecrübe kazandırılması gerekmektedir. Yolumuzu ve önümüzü ancak bu anlayışla aydınlatabiliriz.

            CHP tarihine baktığımızda, CHP İnönü döneminde ”Ortanın Solu” kavramını ortaya atıp, daha sonra Bülent Ecevit ”Toprak işleyenin su kullananın” kavramını seçim sloganı olarak kullanıp 1977’de CHP’nin oyunu %41’e çıkarmıştı. 12 Eylül darbesinden sonra SHP döneminde solculuğu içine almasıyla tekrar dirilen CHP, sağa döndükçe küçülerek %25’ler bandına yerleşmiştir. Sol değerleri savunmak, yani Bağımsızlık-Laiklik ve Halkçılık kavramları CHP’nin geleceğini belirleyecektir. Ankara’da yapılacak Kurultay’da kurultay delegelerine tarihi bir sorumluluk düşmektedir.

            Ve şimdi önümüzde görülmesi gereken bir hesap var. Bu hesap gelen zamlar, enflasyonun hızına yetişemeyen maaşlar sonucu sürekli azalan alım gücü. Nokta. İşte bu hesap Kaz dağlarında, Akbelen de madene hayır demek ve geçit vermemekle, Dersim de Munzur’un özgür akmasını istemekle, Karadeniz yaylalarındaki talanı önlemekle, Gökçeada’yı bir rant kapısı olarak görmenin önüne geçilmesiyle diyalektik bir bağı vardır. Unutmayalım…

            Esen kalın…Memleket güzel…”Bu Memleket bizim”

Total Page Visits: 1203 - Today Page Visits: 1

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir